31 Mayıs Salı....................................................Nice-Cannes-Monaco
Floransa'dan gece tren yolculugu yaparak sabah 10 gibi Nice'e (Fransa) geldik. İstasyondan
ayrılmadan önce Bordoaux'ya biletimizi ayırttık. Fransa'da trenlerde çalışanların grevi var,
gece tren seferlerini kaldırmışlar. İstasyonlar çok kalabalık.
1 gibi ancak otele geldik. Bacarat oteli, oldukça düzgün bir otel. 4 kişilik
odada kaldık, Brezilyalı bir çift ile kaldık. Ranza sistemi idi.. Çantaları bırakıp yine
yollara düştük.
Cannes................................................................................
Trenle Cannes'a gittik. Yol trenle 1 saat kadar sürdü. Festivalin yapıldığı
bina ile çok ilgilendik, aslında fazla ilginç bir bina değil. kale gibi bir yere yurüdük, dönüşte çarşısından,
ara yollardan yürüdük. Şarküteri gibi yerlerde hazır yemek ve salatalar satılıyordu. Görünüşleri
iştah açıcıydı. Balıklı salatalarının tadına baktım. Denizine ayaklarımı
soktum.....
Monaco..........................................................................................
4 gibi ayrılıp Monoco için trene bindik. Hızlı
Ve iki katlı bir trene bindik. Trenlerde 1 ve 2 mevki yerler var. Birinci mevki daha şık, koltukları daha
geniş. İkinci mevki yerlerde gayet iyi. Önce Nice'e, oradan Monako'ya aktarma yaptık. Basit ve şık
olan Monaco istasyonu hoşuma gitti. Monaco dik bir araziye kurulmuş. oldukça temiz bakımlı bir yer. Zenginlerin
yeri olduğu belli oluyor. Arabalar son model, insanlar şık. Motosiklet kullananlarda epey fazlaydı. Grand
prixs daha yeni bitmiş. heryerde seyretme tribünleri duruyordu. Araba yarışının yapıldığı
caddede, aynı rotayı takip ederek gezdik. Akşama dogru ağaçlıklı dik bir patikadan Kraliyet
sarayı önüne gittik. İçeriye girmedik. Tepeden manzarayı ve günbatımını seyrettik. Yine yürüyerek
indik. Tren saatine çok vakit vardı. 1 saat kadar bekledik. Yol yarım saat kadar sürdü. Açık olan istasyona
yakın Çin lokantasında yemek yedik. Ucuz ama tadı idare eder.
1 Haziran Çarşamba...........................................................Nice
Öğlene kadar olan vaktimizi Nice'te geçireceğiz. Otelde kahvaltı yok,
Dışarıda yaptık. Burada da Notre Dome kilisesi var, onun merdivenlerinde oturduk. Çağdaş sanat
müzesine yürüdük. Saat 9.30 olduğu için kapalıydı, içerideki eserlere baktık, fazla önemli bulmadık
ve beklemedik. Tuvaleti kullanmak için müze görevlisine rica ettim "bilet almayanları sokamayız" dedi. yolda sorduğum
restaurant ve otel gibi yerlerde bana halk tuvaletinin nerede olduğunu tarif etti. Neyseki MC DONALT'S karşıma
çıktı........ Bir Rus kilisesi varmış, ben görmek istedim. Mert hazırlanmak için benden önce otele
döndü. Kilise kapalıydı. Bu arada benim ayaklarım çok kötü durumda, su topladı, yürümekte zorlanıyorum.
Nice'te sırt çantalılar çok azaldı.
13.55 te trene bindik Bordeaux'ya gidiyoruz. Ben çay ve aldığımız
sandöviçleri yedikten sonra ayaklarıma krem ve tentürdiyot sürdüm. İlk kez trende uyumadan gidiyorum. Anılarımı
yazmak ve dinlenmek için çok iyi oldu....
1 Haziran Çarşamba.......................................................Bordeaux
9.45 gibi Bordeaux istasyonundayız. Gardan ayrılmadan önce Paris'e tren
saatlerine baktım. Danışmada ki görevli "yarın istediğin saatteki trene gel, rezarvasyona gerek yok"
dedi. Hotel Famille diye bir otelde yer ayırtmıştık. iki ayrı odada kalacaktık, bana verilen
oda tuhaf bir yerde idi, konuşup aynı odaya geçtim, daha ucuz ve iyi oldu.
2 Haziran Perşembe.......................................................Bordeaux
Otelde 4 Euro ya gayet iyi kahvaltı yaptık. Krosanları çok güzeldi.Paris
ve Amsterdam da kalacak yer rezarvasyolarımızı internetten yapmak için bir internet cafe bulduk. hihostellerden
yer ayırttık. 4 kişilik odanın hepsini veriyordu. hafta sonuna denk geldiği için 3 günlük kabul ediyordu.
Cafede çok vakit harcadık. Cafeye gelen kürtlerle muhabbet ettik.
Burası göçmenlerin çok olduğu bir yer. Zenciler, Türkler, Tunuslular, Cezairliler
vb. dolu. Binaların cepheleri kapkara.. Bana Kafka'nın kitaplarını hatırlattı. Kiliselerini
gezdik. Önemli bir kilisenin önüne bit pazarı kurulmuştu. 3-4 polis geziniyordu. Bir evsiz ile dükkan sahibi bir
kadın bağırarak kavga etti. Kendimi bir film karesinde gibi hissettim. Bir türk marketinde ayran buldum. Çokta
ucuz bir marketti. Bir Tunus'lunun lokantasında yemek yedik. Zorlanarak muhabbet ettik.
Burada gotik kiliseler çok hoş. Birisinin önünde bitpazarı kurmuşlar.
İnanamadım. Çok kötü görünüyor. Etraf fakir, göçmen, işportacılarla dolu.
Tren garına paris'e bilet almaya gittik, ama trenlerdeki grev nedeni ile yok!!..
Avignon'a yarın gitmeye karar verdik. Avignon'dan Paris'e biletimizide buradan ayırttık. Garda biraz sinirlerimiz
gerildi. Görevlilerin ingilizceleri fransızca gibi, anlamak çok zor.
Bu gece burada kalacagız. Kaldığımız otele telefon ettik.
Bir internet cafe bulduk. Paris hostel rezarvasyonumuzu bir gün ileriye almak istiyoruz. ama internetten hepsi iptal oluyor.
telefon ettik , birbirimizi anlayamadık. son çare olarak cafe sahibini telefonda görüşmeye ikna ettik, ve sorunumuzu
hallettik.. bu tür işlere çok zaman harcanıyor.
Buranın şarapları meşhur. bir yerden 4,5 euroya kırmızı
şarap aldım. niyetim klise civarında meydanda müzik dinlemek. Nehir boyu yürüdük, dönüşte otobüs ile geldik.
Mc donalt ta WC ye giriyorum, ama yemek işimizide burada yapıyoruz. 4,5 euroya menü alıyorum. Klise önünde
şarap içiyoruz, ama içimi zor, ayrıca müzik çalan da yok. 11 gibi otele döndük.
3 Haziran Cuma.......................................................Avignon
Avignon a gidiyoruz. oteldeki sıkı bir kahvaltı ve duş tan sonra
Sen juan garındayız. Bu gün sürünme günümüz!!.. Avignon-Paris arası trenine biletimizi de almak istiyoruz,
dün kagıda saatlerini yazdıkları tren seferde yok, isediğimiz saatlere değilsede bir trende yer ayırtabildik,
ama bir aşagıya bir yukarıya fazlası ile gerildik.. görevli bana "fransızca konuş" dedi, biliyoruz
da konuşmuyoruz sanki...Aktarmalı trenlerle avignon'a gideceğiz. Bindik, tren kalkmıyor, 1 saat
garda bekledi, yavaşlama eylemi imiş, bizim aktarma saati geçti bile. Touluse'da indik, tüm aktarmalılar
aynı yerde başka bir trene verilen biletimizi aldık, inanılmaz kalabalık bir kusetli trende bir koltuğa
oturduk10 dk. sonra 3 fransız kokonası yerin onlara rezerve edildiğini söyleyince ben kalkmak zorunda kaldım.
Mert ilk kez bir trende uyuyarak gidiyor, neredeyse kokonanın umuzunda uyuyacak. Trenden Cassancana Diye bir yerin yakınından
geçtik , uzaktan bile güzel görünüyor. Ortaçağdan kalma kaleri var. Montrepiller'de indik, 16,30 da tekrar trene binip
17,30 da Nimes'e geldik. Buradan otobüse bineceğiz, 1,5 saat beklersek ücretsiz gideceğiz. Tabiki beklemeyip 7,60
Euro verip otobuse biniyoruz.
Nihayet Avignon'dayız. Ucuz bir hostelde yer var, kent dışında,
otobüs parasını hesapladık, arada ki fark az, en az 5-6 kez gitmemiz gerekiyor, 17,5 Euroya merkezde bir
otel bulup yerleştik. Hava kararmadan sokaklara fırladık, bir yunanlı dönercide ekmek arası döner
yedik , begendik, (4 €) garson türk, muhabbette ettik. Meydan canlı, müzik çalanlar, cafeler var, burayı pek
sevdim. bir soda içiyorum. (2€)...
4 Haziran Cumartesi....................................................Arles-Avignon
Kahvaltımızı otel odasında yaptık, frından krosan vs
aldım. Bu krosanları da pek beğendim. Arles treni 12 den önce yok. otobus ile gidecegiz, Tekrar etrafı
geziyoruz, Nehir kıyısına ve eski köprüsünün civarına gidiyoruz, Dönüşte ara yollarda yolumuzu kaybediyoruz,
yoldan geçen bir fransıza otostop yapıyoruz, zamanında otobüs garına vardık. yol 1 saat kadar sürdü.
Burada herşey Van Gogh üzerine kurulmuş, resmini yaptıgı odayı düzenlemişler, mert girdi (2€),
fazla kumaca buldu. Amfi tiyatrosu da var. Van Gogh'un resmini yaptıgı cafenin önünde fotoğraf çektik, nehir
kıyısında yemek yedik. Pazar kurulu bir sokaktan geçerken elma ve muz aldık (2€). Avignon' tren
ile döndük, informationdan aldığımız harita ve bilgiler doğrultusunda Papa Sarayı'na giriyoruz.
5,45 te Paris için trene bindik........
4 Haziran Cumartesi.................................................................Paris
9,15 te Paris Lyon garındayız. Paris soguk, neyim varsa üstüste giyindim.
3 günlük metro bileti aldık (18€), oldukça pahalı. Metro hattı hızlı fakat karışık,
elimizde haritalar çözmek için epey uğraştık. Hostele ancak 11 gibi ulaşabildik. Hostel ranza sistemi,
iki kişilik oda, duş var, kahvaltı dahil, gayet uygun. Gecesi 20 €.
5 Haziran Pazar.................................................................Paris
Bugün yani her ayın ilk pazar günü Louvre müzesi bedava, 8,45 te müze önündeyiz,
kuyruk var. kuyrukta bir japon kız ayakta uyuyor. 9,30 gibi içerideyiz. 7,5 € verip bir müze kitabı aldım.
Monalisa önü inanılmaz kalabalık, cam kutu içine konmuş küçük bir resim, üzerndeki yansımalardan kötü
etkilenmiş, fotograf çekmek ve yakından görmek için sıra var. 3,30 da ancak dışarıya çıkıyoruz.
Yemek için Quice (peynirli börek) (3€) alıp parka gidiyoruz, park içinde
minik havuzlar var, biraz güneş olduğu için herkes yuvarlak havuz etrafında oturuyor. 1 saat kadar dinlendikten
sonra Panteon'a gittik, giriş ücretli, kapıdan içeriye de bakıp döndük. Belçika tarafına giden trenler
Paris Nord garından kalkıyormuş. Brugge biletimizi aldık, 10 € supplament verdik, internetten brugge'de
hostele yer ayırttık. Yine metro da aktarmalar yaparak hostelimize döndük. Burada hemen hemen kerkesin köpeği
var, metro ve otobüslere de bindiriyorlar. Metroda 5-6 kişilik bir çalgıcı grubu Rus şarkıları
çalıyordu, yorgun olduğum için fazla dinleyemedik, ama güzel çalıyorlardı...
6 Haziran Pazartesi.................................................................Paris
Bugün programda Modern Sanat Müzesi Pompidiu var. 9 gibi kapısına geldik,
11 de açılacakmış, ben etrafı gezerken Mert cafede keyf yaptı. Bina farklı, tüm tesisat boruları
ortada, bu bir mimari akımın ilk örneği. 2 saat eserler arasında gezindik, listede yazan, görmek istediğimiz
hiçbirşeye rastlamadık, bu iş biraz garip deyip sorduğumuzda bizim istediğimiz bölümün kapalı
olduğunu öğrendik. ben bu mevsimde tadilat mı olur diye sinirlenip paramızı (7€) geri
istedim, malesef alamadım, bilet aldığımız yerde, camda yazılıymış, görememişiz.
Müzeden çıkıp Hotel de ville meydanına gittik, Notre dame'a gittik,
içi güzeldi, gotik tarzda idi, Mert extra 7 € verip üst katlara çıktı, fazla değecek birşey yokmuş.
Montmarte bölgesine otobüs ile etrafı seyrederek gitmek istedik , olmadı,
yine metro ile gittik. Sacre cour kilisesi de orada, ortadoğu camiilerine benziyor. Buradan Paris' tepeden bakabiliyoruz.
Yakında ki ressamların oldugu sokaklarda geziyoruz, hediyelik eşya dükkanlarına takılıyoruz,
buarası kısmen daha ucuz bir bölge. Yürüyerek "Moulin Rouge" adındaki kaberet tiyatrosunun önünden geçiyoruz.
Opera binası da yolumuz üzerinde ama kapalı. Yine metroya binip Concord meydanına gittik, oldukça büyük bir
meydan, parlemanto binası da buralarda. Ani bir kararla otobüse biniyoruz, niyetimiz ayakları yormadan etrafı
seyretmek, ama geçtiğimiz yerleri beğenmeyip iniyoruz, hostelimize dönüyoruz.
7 Haziran Salı................................................................................Paris
Bugün kendimize kıyak çekip geç kalktık. pek iyi etmemişiz kahvaltı
kuyruğu uzun üstelik çocuk dolu. 10,30 gibi D'orsay müzesindeyiz (7,50€), 1 saat kadar kuyrukta bekledik. Müze
eski bir gar binasından dönüştürülmüş, hoş olmuş, eserler de iyi Van gogh, Camille Cloudel, Rodin
vb.. Hava oldukça soğuk, ne varsa giydim. Montparnesse bölgesine gidip meşhur cafelerin önünden gen geçtik. Lüksemburg
parkında mola verip ögle yemeği için aldığımız tatlı pogaçaları yedik. Çevredeki ünlü
kiliselerden birine girdik, çok soguk bir mekan. Akşama doğru Champ Ellese'ye gittik, Zafer takının fotoğraflarını
çektik. Lido2nun önü inanılmaz kalabalık, üstelik insanlar defilede gibi şık giyinmişler. Güneş
batmak üzere , Eyfel'e çıkmak için istediğimiz zaman geldi. Hava aydınlıkken çıkıyoruz,
en üst katta etrafı seyrederek günbatışını ve Paris'in ışıkları yanmış
manzarasını seyrediyoruz.. 9 da çıkıp 10,30 da ancak iniyoruz... Bu gece Arts ports köprüsü üzerinde gezinip,
sokak çalgıcılarını dinlemek istemiştim, ama yine yorgunluk galip geldi, doğru hostele gidiyoruz.......
8 Haziran Çarşamba.....................................................Paris-Brugge
Kahvaltı yine çok kalabalık, kuyruk var, her taraf çocuk dolu. Bugün Paris'in
modern ve yeni binalarının olduğu bölgeye gittik. L'adefence Paris'in dışında kurulmuş,
uzaktan Zafer Tak'ı görünüyor. Grand Arc isimli bina ve Modern kilisesi güzeldi. Ayrıca suni havuzları ve heykelleri
dikkate değerdi. Tekrar Paris'in merkezine dönüp Balzac'ın evi, Türkiye konsolosluğu, Fransız Radyo istasyonu
ve ilk betonarme binaları gördük. Ben Lafeyette isimli büyük bir magazaya giderek benden istenen siparişleri aldım.
Bütün sosyete bu magazadaydı. Metroya binip meşhur sanatçıların , aydınların gömülü oldugu mezarlığa
gittim. Yılmaz Güney'in mezarı da vardı. Ahmet Kaya'da burada gömülüymüş, ben bulamadım. 18,25 treni
ile Brugge'e gideceğiz, ama Mert 6 ya 10 kala ancak gelebildi. Herşeye ragmen sırt çantalarımızı
lockerdan alıp koşarak metroya bindik bir aktarma ile Kuzey garı'na gittik trene 5 dk. kala yetiştik..
inanılmaz......... yolculuğumuz 2 saat sürdü.
|